18 Ocak 2017 Çarşamba

“SÜTÇÜ KIZ” – JOHANNES VERMEER

Orijinal ismi “De Melkmeid” ya da “Het Melkmeisje olan, İngilizce’ye The Kitchen Maid şeklinde çevrilse de genel olarak “The Milkmaid” olarak geçen eser dilimize “Sütçü Kız” şeklinde çevrildi. 1657 ile 1658 aralığında tamamlanan 45.5 x 41 cm‘lik kanvas üzerine boyanan eser, halen Amsterdam’daki Rijksmuseum‘da sergileniyor. Vermeer‘in baş eserlerinden biri olan resimde hizmetçi kız figürü, Altın Çağ için büyük manalar taşır.
Johannes ya da Jan Vermeer (d. 31 Ekim 1632, Delft - ö. 15 Aralık 1675, Delft). Evlerin içindeki gündelik hayatı betimlediği tablolarıyla tanınan Hollandalı Barok ressamdır.
Vermeer yaşamı boyunca başarılı, taşralı bir ressam olarak tanındı. Ölümünün ardından eşi ve çocuklarına borç bırakmasından -muhtemelen nispeten az tablo ürettiği için- zengin olmadığı tahmin edilmektedir. Vermeer, parlak renkler, peygamberçiçeği mavisinden sarıya kadar pahalı boya maddeleri kullandığı resimleri üzerinde son derece dikkatli ve yavaş çalışmıştır. Tablolarındaki ışık kullanımı ve ustalıklı işleyiş ile ünlenir. Çalışmalarında çoğunlukla açık bir sevgi teması özellikle de aşk hastalığı dikkat çeker. Onun eserlerinde yarattığı dünya yaşadığına göre çok daha kusursuzdur.
Ölümünün ardında iki yüzyıl boyunca unutulan Vermeer, 1866 yılında sanat eleştirmeni Thoré Bürger tarafından tekrar keşfedilir. Bürger, Vermeer'in 66 eseri hakkında bir makale yayınlar. (bugün bu eserlerden 35 tanesinin onun olduğu kabul edilmektedir) O günden itibaren Vermeer'in ünü büyüdü ve Hollanda Altın Çağı'nın en önemli ressamlarından biri kabul edilmeye başlanır.
Resme gelecek olursak;
“The Milkmaid” resminin yapılması 3 yıl kadar sürmüş gibidir. 1658 - 1661 yılları, sadece Vermeer’in bu resmi hangi yıllarda yapmış olabileceği ile ilgili bir tahmindir. Resme adını veren, Milkmaid, yani sütçü kız, aslında tartışmalı bir isim, çünkü “sütçü kız” o dönemde tek işi sadece süt sağmak olan kızlara verilen addır.  Ancak bu kız, elinde süt sürahisi, mutfakta, eski Alman tipi ocağın başında olduğuna göre, belli ki alt kademelerden bir mutfak çalışanı görünümündedir.
Resimdeki tek figür, hizmetçi bir kızdır. Yapılı vücudu, beyaz teni, anaç haliyle duru bir güzelliğe sahip olan figür, sağ eliyle sapından tutup sağ eliyle altından desteklediği testideki sütü masanın üzerindeki çömleğe boşaltıyor. Masada gördüğümüz ekmek parçalarından anlaşıldığı kadarıyla hizmetçi kız, ekmek pudingi (bread pudding) yapıyor. Sütü dökerken bu denli sakin olmasının sebebi, ılımış kaymağı bozmadan çömleğe aktarması gerektiği içindir. Hafif kızarmış yanakları ve sakin ifadesiyle tıpkı “İnci Küpeli Kız” eserindeki gibi “ne düşündüğü anlaşılamayan” figürde sanki bir Mona Lisa etkisi var. Üstü sarı, kolları mavi tonlarında kahverengi eteklikli elbisesinin üzerine koyu mavi bir önlük saran figür, başına keten bir başlık takarak ‘hizmetçi‘ unvanını bize vurguluyor. Masanın mavi örtüsü ve üzerine gelişigüzel atılmış bezin koyu mavi rengi, kızın kıyafetiyle uyum içinde. Elbisesinin kollarını katlayan figürün çıplak kolları, duru teniyle birlikte cinsellik çağrışımı yapıyor.

“Nasıl” diye soracak olursanız 16 ve 17. Yüzyıl’da hizmetçi kızlar, üst sınıf erkeklerin cinsel kaçamaklarında ana rolünde yer alıyorlardı. Genç ve güzel hizmetçi kız, evin beyinin gizli sevgilisi olarak görülür ve bu yönde göndermeler yapılır. Dönemin her sanat dalından pek çok eser, bu konuyu işlemiştir.

Araç gereçlere bakınca bir mutfak ve hizmetçi kızdan öteye gitmediği zannedilen bu müthiş detaylı eserin sol üst tarafında gördüğünüz parmaklıklı pencere, ressamın yaşadığı Güney kenti Delft‘e bakar. Ayrıca resimdeki ışığın kaynağı da bu pencereden gelir. Delft ile ilgili bir başka detay da masanın üzerinde duran porselen vazodur. Mavimsi beyaz üzerine mavi işlemeli seramikleriyle meşhur bu kent, tıpkı memleketimizdeki Kütahya çinileri gibidir.
Zemine baktığımızda ressamın kısır paletindeki kahverengiyi görüyoruz. Sağda duran kare biçimli nesne, bir ayak ısıtıcıdır. Kızın kıyafetlerinden mevsimin kış olduğu zaten bellidir. İçindeki közle üzerine koyduğunuz ayaklarınızı ısıtabileceğiniz bu işlevsel araç, kadının içindeki gizli arzuları temsil eder. Bu çıkarıma varış, mini sobanın hemen arkasındaki duvarda yer alan Cupid figürleridir. (Bütün bu verileri ışığında kadının elindeki testi ve masadaki çömleğin geniş ağzı, kadın anatomisi açısından baktığımda vajinayı temsil ettiği yorumu yapılmıştır. Aynı şekilde, bu bir cinsel birleşme göndermesi de olabilir.)

Kullanılan sıvı, süttür. Süt, masumiyeti temsil eder ve bebekleri hatırlatır. Figürün çalışkanlığı, anaçlığı ön planda olduğu için bir annelik/ hamilelik söz konusu olabilir? Arka tarafta gördüğümüz Cupid (Eros) çizimleri, aşkın simgesidir. Bir hizmetçinin evin beyiyle yaşadığı yasak aşk olabilir? Aynı şekilde mini sobadaki köz, gizli ateştir. Söz konusu aşkın ‘yasak‘ sıfatını destekliyor.

Daha basit bir değerlendirme yaparsak;

Johannes Vermeer’in bu resmi, döneminde özellikle heyecan uyandıran bir konu olarak kabul edilmiyordu. Kendisi zaten çok hayranlık duyulacak bir model de aramamıştı. Bunun yerine, zamanını -pek çoğunun, o dönemlerde sıkıcı ve bir dakikalık düşünmeye bile değmeyecek bir şey olarak addettiği ancak kendisinin ise sevdiği- bir sahneye çok dikkatlice bakmakla harcadı. Vermeer, süt döken hizmetçi kadında süreğen, sessiz bir kavrayış ve beğeniyi hak eden  bir şeyler gördü. Kendisi ise gerçekten bazı önemli şeylerin olmakta olduğunu düşündü. Standart sözcüklerle söylersek, bu tatlı, mütevazı bir durumdu. Oda şık olmaktan çok uzaktır, ama kadının işini özenle yapması sevimlidir. Vermeer, gerçek gereksinimlerimizin oldukça basit olabileceği fikrinden etkilenmiş. Ekmek ve süt, gerçekten oldukça tatmin ediciydi. Pencereden gelen ışık güzeldi. Düz, beyaz bir duvar ise pek hoştu.

Vermeer, resmettiği şeylerin itibarını arttırarak cazibenin tarifini yeniden düzenlemektedir. Ve bizim de aynı şekilde hissetmemizi sağlamaya çalışmaktadır. Sütçü kadın basit zevklerin bir çeşit propagandasıdır. İtinalı, hünerli ve ticari olan dantel yapma işini düşünün: Vermeer, kendi işinde dikkat ve özveriyle çalışan ve tipik olarak askeri bir kahraman ya da büyük bir politik liderin kale almayacağı bir kadını resmediyor.  
FAYDALANILAN KAYNAKLAR:



2 yorum:

  1. - Yazınızı okumak ile büyük keyfi aldığım gibi bir yandan da oldukça düşündüm..Gözüme çarpan cümlelerden başka dünyaların içerisine girdim ve her bir cümle ile ilgili ayrı ayrı yorumlar yapabileceğimi düşündüm ..Kısacası keyifli bir yolculuğa çıkmış gibi hissettim.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanat zaten bu değil midir? Ben sadece bu konuda düşüncesini açıklayan bazı kişilerin yorumlarını aktarıyorum. kuşkusuz siz de incelediğinizde belki farklı noktalar düşünüyorsunuzdur... Sanatın ve dehanın gücü de bu. İncelenebilir ve tartışılabilir bir şeyler yaratmak.
      Sevgi ve en derin saygılarımla.

      Sil