9 Aralık 2016 Cuma

TEOS

Ege bölgesinde, belki de yeri biraz sapa kaldığı için fazla göz önünde olmayan bir antik kenttir. İzmir'in Seferihisar İlçesi'ne 5 kilometre uzaklıktaki Sığacık Köyü'nün bir kilometre güneyinde deniz kenarında bulunan Teos’un, kurucusu Pherekides’e göre, Dioysos'un oğlu Athamastır.  Teos önce bir süre Pers yönetiminde kalmış, sonra Lidyalıların, ardından yine Pers yönetimine geçmiştir. İonların bölgeye hakim olmasıyla birlikte Teos bağımsızlığını kazanmış ve mimari alan ile ticarette önemli bir yer haline gelmiştir. Kentin kazılarında açığa çıkan en önemli yapı kalıntıları Hellenistik ve Roma dönemi kalıntılarıdır. Ziyarete açık olan Teos'ta en önemli antik eser, antik dünyanın bilinen en büyük Dionysos Tapınağıdır. Diğer önemli kalıntılar ise Agora, tiyatro, odeon, surlar ve liman kalıntılarıdır.
TEOS ADI NEREDEN GELİYOR?

Prof.Dr.Bilge UMAR, Ionia kitabında Teos'la ilgili bilgi verirken diyor ki;

Teos adının Hellen dilinde bir anlamı yoktur;aslının ,tıpkı Paphlagonia'daki(Batı Karadeniz bölgesinin antikçağdaki ismi) TEİON (Şimdi FİLYOS/HİSARÖNÜ)kentinin adı gibi ,Luvi dili ardılı bir Anadolu dilinden geldiğini ve öz biçiminde TA-UWA,TA(ATTA,BABA)tapınağı olduğunu sanıyorum.
Luvi dilinde ve ardılı dillerde A ile başlayan sözcüklerin bu A ihmal edilerek de söylenebildiğinin birçok örneğini biliyoruz.AMA yerine MA,ADA yerine DA,ADRA yerine DRA/TRA gibi.Dolayısıyla TA da ATTA'nın çeşitlemesidir.Ancak "Baba"anlamındaki bu sözcük hem Baba Tanrıyı,Ana tanrıçanın erkeğini anlatırdı hem de tıpkı Papas sözcüğünde olduğu üzere rahip anlamındaydı. Burada TEOS/TEİOS biçimine bürünmüş TA-UWA adı içinde,tanrı ATTA mı yoksa Teos'daki tapınağın kam'ı(rahibi)mi kastediliyordu,bu soruya güvenle yanıt vermeyi sağlayacak dayanağımız yoktur
.” 
Kenti gezmeye, müze girişinden başlıyoruz. Tahta yürüyüş yollarını düzenli takip ettiğiniz takdirde şehrin kazı ile açığa çıkarılmış olan önemli kısımlarını kaybolmadan gezme şansına sahipsiniz. Teos’u resimlerimizi takip ederek, Teos kadar yaşlı zeytin ağaçlarının yanından, geçerken bir yandan da şehrin tarihi hakkında sohbetimizi sürdürelim.
TARİHÇE

Teos, ilk önceleri Karların yerleşik olduğu bir yer iken (MÖ 2000- Charles Texier), Boiotia’daki Orkhomenos’tan gelen Athamas önderliğindeki Myniailer tarafından kent haline getirilmiştir. Topluluğa daha sonraları İonlar ve Atinalılar katılmışlardır. Kodros’un meşru olmayan oğlu Nauklos ve daha sonra Atinalı Apoikos ve Damasos ve Boiotialı Geres tarafından ikinci kafile ile gelenler arasındadır. (Pausanias VII 3,6) Zaman içinde zenginleşen Teos, Pers istilasına kadar bu zenginliğini sürdürmüş hatta bir dönem halkının bir bölümünü Phokaia ve Ephesos’a gönderecek duruma gelmiştir. (Büyük Dünya Tarihi adlı eserin yazarı Jak Pirenni'ye göre Teos, en parlak devrini İ. Ö. 900 yıllarında Asurluların tesis ettiği barış döneminde yaşadı. Bu dönemde İon kolonileri; Teos, Miletos, Priene, Ephesos, Kolophon, Klazomenai, Khios, Samos, Phokaia, Lebedos, Myous ve Eryhtrai birleşerek Panionion adı verilen İon konfederasyonunu kurdular. Dodekapolis olarak da anılan bu on iki kent devletinin din merkezi ve toplanma yeri, Samos Adası'nın karşısında, anakaradaki Panionion (Kuşadası-Davutlar)da bulunmaktaydı. Birlik üyeleri sadece soy ve dine bağlılık anlamında bir araya geliyorlar, dış politika ve aralarındaki siyasi ilişkilerde özgür davranıyorlardı. Bu yüzden Pers saldırılarına karşı etkili bir savunma gerçekleştiremediler.)  
Kente atfedilen, üzerinde ISOM yazılı, grifon başı işlenmiş altın Phokaia stateri sayılmaz ise, Teos'a mal edilebilecek en eski sikke 9 gram elektrondan üzerinde grifon başı bulunmaktadır. Kentin asıl tanrısı Dionysos kültünü sembolize eden grifonun Teos'un kolonisi Abdera sikkelerinde de benimsenmesi para basımının Teos'ta erken bir devirde başladığını gösterir . 

Pers kralı Kyros, Kroisos’u yenerek Lydia egemenliğini ortadan kaldırdıktan sonra, Ion kentleri üzerine saldırıya geçmiştir. Pers komutan Harpagos, Phokaia ve Teos’u sur duvarlarının dışına topraktan yapay bir tepe yaparak ele geçirmiştir. (MÖ. 545) Bu yenilgiden sonra Teoslular kentlerini terk ederek Trakia’da Abdera kentine yerleştiler. Abdera’yı daha önce Klazomenaili Timesios kurmuş ise de büyüyememişti. Teoslular kente yerleştikten sonra Timesios’un adını ölümsüzleştirdiler. (Teoslular, Abdera’nın dışında M.Ö. 544 civarında Kuzey Karadeniz kıyısında Phanagoria kentini de kurmuşlardır.)
Pers istilasından önce yaklaşık MÖ 600 yıllarında Miletoslu düşünür Thales, tüm İon kentlerinin ortak bir güç oluşturarak, bölgenin ortasındaki Teos’a yerleşmesi şeklinde olan bu fikri savunduysa da genel kabul görmediğinden, Pers istilası başarıya ulaşmış ve  İonlar köleliğe doğru adım atarlar. Prieneli Bias ise, köle olmak yerine yurtlarını terk edip Sicilya’da güçlü bir koloni kurma fikrini savunur. Savaştan kaçan İonların bir kısmı Mısır topraklarına giderler ve Mısır kralı Amasis, onları iyi karşılar ve yerleşmeleri için Naukratis kentini gösterir. İonlar buraya yerleşmezlerse de ibadetleri için görkemli bir tapınak inşa ederler, Teosluların da içinde bulunduğu grubun yaptığı tapınağa Hellenion ismi verilir ve Naukratis ile ticaret ilişkileri geliştirilir.
Pers kralı Dareios döneminde, MÖ. 494 yılında, Miletos’un savunması için yapılan Lade deniz savaşında, 353 gemilik İon donanmasına, Teos kenti 17 gemi ile katılır. Savaşta Phokaia’lı Dionysos tarafından komuta edilen İon donanması, Samos gemilerinin bir kısmının desteğini çekmesi sonucu dağılır ve ağır bir bozguna uğrarlar. MÖ. 4. yüzyılda yeniden eski zenginliğine kavuşan Teos, Delos Birliği’ne 6 talent vergi verecek duruma gelir. Büyük İskender döneminde, Çeşme yarımadasının en dar yerinde bulunan kentin, bir su kanalı yardımıyla Smyrna’ya bağlanması da düşünülür.

MÖ. 304 yılındaki büyük depremden sonra Antigonos Monophthalmos, depremden hasar görmüş iki kenti, Lebedos ve Teos’u birleştirmeyi (synoikismos) önerir. Fakat bu fikri gerçekleştiremeden bir savaşta Lysimakhos’a kaybeder. Mustafa Uz,  C. B. Welles’in  epigrafik çözümlemelerine dayanarak, Teos’un Helenistik surlarının MÖ. 3. yüzyılın sonunda değil, MÖ. 303’te düşünülen synoikismos nedeniyle yapılmış olabileceğini belirtmektedir.

Tüm Ionia’da olduğu gibi Teos’ta da önemli düşünürler ve şairler yetişmiştir. MÖ. 6 yüzyılda yaşamış lyrik şair Anakreon ve MÖ. 100 yıllarında Aristoteles kütüphanesini satın alan Apellikon birer Teos vatandaşıdır. Teos’lu kolonistlerin kurduğu Abdera kenti de, MÖ. 5. yüzyılın önemli filozoflardan Protagoras ve Demokritos’un vatanıdır. Seleukos Kralı Büyük Antiokhos III, Karia’daki Ptolemaios hakimiyetine son vermek için çıktığı Batı seferinde, Ionia kıyılarındaki bazı kentlerle işbirliği içine girer. MÖ. 204-202 yılları arasında gerçekleşen kısa süreli seferler sırasında Teos ile işbirliği yaptığı ve hatta koruması altına aldığı bilgisini yazıtlardan öğrenmekteyiz. MÖ. 218’den itibaren Pergamon Krallığı’na bağlı olan Teos’un tapınakları için sığınma hakkı ayrıcalığına ilişkin ricaları bir Seleukos elçisi tarafından Roma Senatosu’na iletilmiştir.  M.Ö. 3. yüzyıldan 2. yüzyıla geçişte Teos kenti, artık Pergamon Krallığı’na bağlı değil, ancak görünüşte III. Antiokhos’un yönetimi altındadır. MÖ. 204-190 yılları arasında Seleukoslar’ın hakimiyeti sırasında diğer İonia kentleri gibi Teos da, Pergamon Kralı I. Attalos’a vergi verip ve Bithynia savaşı giderlerine katılır. Bu ağır masraflar yüzünden Pergamon krallığı hakimiyeti döneminde kent maddi ve manevi açıdan sorunlar yaşar. Antiokhos dönemiyle birlikte kent, ekonomik ve politik açıdan değişime uğrar. İonia’da Seleukoslar’a bağlı tek kent olan Teos, çevresindeki Pergamon krallığına bağlı İon kentleri (Kolophon, Notion, Lebedos ve Klazomenai) tarafından kuşatılmıştı. Ancak, Teos kenti, Suriye’den Ionia’ya kadar uzanan Büyük Seleukoslar Krallığı’nın en uçtaki savunma ve ticaret kenti olarak önemli bir konumdadır. MÖ. 194 yılında Teos önlerinde Roma donanmasıyla yapılan savaştan sonra, Antiochos’un kent üzerindeki hakimiyeti sona ermiştir. M.Ö. 133’de III. Attalos’un vasiyet yoluyla topraklarını Roma’ya bırakmasıyla birlikte Teos, Roma topraklarına dâhil edilmiş ve M.Ö. 129 yılında Roma’nın Asia Eyaleti düzenlemesi ile bu eyalet içerisinde yer almıştır. Teos antik kentinin Roma Dönemi’nde de önemini sürdürdüğü antik kentteki mimari faaliyetlerden anlaşılmaktadır. Hıristiyanlık Dönemi’nde Ephesos metropolitliğine bağlı bir piskoposluk merkezidir.
Sadece yazıtlar aracılığı ile bildiğimiz Dionysos Sanatçılar Birliği, Teos’da çok önemli bir rol oynamıştır. Devamlı bir huzursuzluk kaynağı olarak görülen bu sanatçılar topluluğu M.Ö. 2. yüzyılın ortalarında Teos’dan Ephesos’a sürülmüşlerdir. Ünlü ozanlar Anakreon (M.Ö. 572), Antimachos ve Epikürcü Nausiphanes Teoslu’dur.
DİONYSOS SANATÇILARI

Teos'un baş tanrısı Dionysos'du. Dionysos'a gösterilen büyük saygı, İ. Ö. 3. yüzyıl sonlarında kentin itibarını büyük ölçüde arttırmıştı. Teos, Dionysos Sanatçılarının Batı Anadolu koluna merkez seçildi; toprakları kutsal ve dokunulmaz sayıldı. Sözünü ettiğimiz Dionysos Sanatçıları tüm Yunan dünyasında düzenlenen tiyatro ve müzik şenliklerine paralı sanatçılar sağlayan bir profesyonel oyuncular ve müzisyenler loncası idi. Dionysos Sanatçıları'nın diğer önemli merkezleri, Yunanistan'da Atina ve Tebai, İtalya'da Syrakusa ve Mısırda Ptolemais kentlerinde bulunmaktaydı. Teos'daki merkezin yanı sıra bir çok kentte de yakın çevreye hizmet götüren ve tragedya, komedya, müzik, şarkı ve başka dallarda yapılan yarışmalarda ödül için boy ölçüşen yöresel şubeler kurulmuştu. Tiyatronun daima Dionysos'un koruması altında bulunması yüzünden, Dionysos Sanatçıları yalnız profesyonel değil, aynı zamanda dinsel bir topluluk niteliği taşıdılar ve vergi bağışıklığı ile can güvenliği başta olmak üzere, her yerde tanınan bazı evrensel haklardan yararlandılar. Her şubenin kendine özgü bir düzeni vardı ve bağlı olduğu kentten geniş ölçüde özerk bir yapıya sahipti. Sanatçılar birliği ile söz konusu kent arasında ilişkiler özel bir anlaşma ile düzenleniyordu. Ne var ki Sanatçıların kolay insanlar olmadığını herkes bilir. Toplumun asla göz ardı edemeyeceği Dionysos Sanatçıları da kendilerini aşırı derecede önemsediler; bu yüzden adları sorun yaratan bir topluluk olarak kötüye çıktı. Philostratos onları, çok saldırgan bir grup sözcükleri ile tanımlar ve güçlükle bir düzene sokulabildiklerini söyler. Aristoteles’in problemlerinden biri, Dionysos Sanatçıları neden kötü insanlardır? sorusuna ayrılmıştır. Düşünürün önerdiği çözüm, Sanatçıların çoğu zaman kuralsız bir yaşam sürdürdükleri ve sanatlarını sanat için değil, ekmeklerini kazanmak için yaptıkları, böylece bilgeliğe erişme çabalarına adayacak hemen hiç zamanların kalmadığı yolundadır.

İoniadaki loncanın tarihçesi, bu yargıyı hiçbir şekilde çürütmez. Başlangıçta her şey iyi gider. Teoslular bir talent değerinde bir arazi satın alıp, iyi dilekler ve dualarla Dionysos Sanatçılarına armağan ederler. Fakat çok geçmeden kavgalar başlar ve giderek sıklaşır. İ. Ö. 152de patlak veren isyan sonucunda Dionysos Sanatçıları kentten kovulur. Sanatçılar Efes'e taşınmak zorunda kalırlar. Anlaşılan, Sanatçılar orada da pek sevilmemişlerdir. Pergamon Kralı II.Attalos onları Myonnesos'a gönderir. Bunun üzerine Teoslular Romalılar'a başvurarak kendi haklarının, sınırlarındaki başka bir kente verilmesinden yakınırlar. Sanatçılar bu kez Lebedos'a götürülürler. Sonunda iyi karşılandıkları bir yer bulmuşlardır. Çok az nüfusa sahip Lebedos, elindeki insan gücünü arttıran her türlü katılıma kucak açmaktadır. Ancak Marcus Antonius bir gün onlara Priene'ye taşınmalarını emreder. Neyse ki Kleopatra yararına yapılan bir çağrıdır. Kısa bir süre sonra Dionysos sanatçıları, Lebedos'a dönerler..... 

DIONYSOS TAPINAĞI

Teos’un en önemli yapısı, Anadolu’da az sayıda örneği görülen Dionysos tapınağıdır. Ion düzenindeki tapınak, yapı şekli olarak hexastyle perıpteros (6-11 tek sıra sütunlu) biçimindedir. Anakayanın düzleştirilmesiyle oluşturulan ve doğudan 12, batıdan 5 basamakla yükseltilen bir podyum üzerine yerleşmektedir. Geniş bir temenos içinde yer alan tapınak ve sunağı doğuya doğru yönlenmiştir. Tapınak, yapı şekli ve sütun genişliği-yüksekliği oranı (1:9,5) bakımından Vitruvius’un İon düzenindeki tapınak kurallarına uymaktadır. Podyum üzerinde dört basamakla yükselen stylobat boyutları 18.5 x 35.0 metredir. D. M. Uz’a göre; görülen tapınak kısmen Augustus (MÖ. 27–MS. 14) ve daha çok Hadrianus (MS. 117-138) dönemi yapısıdır.24 Helenistik tapınak, opisthodomos’un dar olmasına bağlı olarak tetrastyle amphiprostylos (iki tarafı dört sütunlu) yapı biçimi şeklinde olabilir. Bu durumda stylobat 8.1 x 19.3 m. boyutlarında olacaktır. Teos Dionysos tapınağı, mimari örgütlenme açısından, pronaos, cella ve opisthodomos’un organizasyonu bakımından, kendisinden önce yapılmış bazı tapınaklarla benzerlik göstermektedir. Fakat en önemli farklılık, Teos’ta pronaos’un cella’nın büyüklüğüne yakın olmasıdır. Opisthodomos’lu prostylos olan Magnesıa Zeus Sosipolis tapınağı ise, Hermogenes’in ilk dönem eserlerindedir. MÖ. 2. Yüzyılda yaşamış olan mimar Hermogenes, tapınak mimarisinde kendine özgü bazı yenilikler getirmiştir. 
TİYATRO

Akropolis Tepesinin güney ucunda Dionysos Sanatçıları için özel bir önemi olan tiyatro yer alır . Tiyatrodan bütün ören yerini, limanı ve Myonnesos burnuna dek uzanan kıyıyı görmek mümkündür 1963 yılında Prof. Dr. Yusuf BOYSAL ve Prof. Dr. Baki ÖĞÜN ekibi tarafından özellikle skenenin (Sahne binası) 2/3 ü, kısmen de orkestra bölümü kazılarak, tarihleme için çok önemli bilgilerin açığa çıkması sağlanmıştır. Tiyatro doğal eğim kullanılarak kurulmuştur . Eğimin yetersiz olduğu durumlarda tonozlu geçitler yapılmıştır. Sahne binası mimari elemanları korunmuş olmasına rağmen cavea’ya ait bloklar tahrip olmuştur. Tiyatro, at nalı şeklindeki planı ve yamaç eğimini kullanması sebebiyle Helenistik özellikler göstermektedir. Fakat Roma döneminde sahne binası genişletilmiş ve cavea’yı yükseltebilmek için altına tonozlu geçitler (vomitorium) yapılmıştır. Güneydoğudaki deniz manzarasına yönlenen tiyatronun orkhestra çapı 20 m. cavea çapı ise 60 metreye yakındır. Oturma basamaklarının sayısı belli olmamakla birlikte, yüksekliği 34 cm. genişliği 60 cm. boyutlarındadır. Tiyatro yakınında bulunan mimari elemanlar sayesinde, Helenistik dönemde Ion düzeninde skenesi olduğu, Roma döneminde ise Ion ve Korinth düzenlerinin kullanıldığı iki katlı scaenae fronsa sahip olduğu söylenebilir. Orkestrada bulunan pişmiş toprak künk tesisat ise Roma Çağının en son evresinde yapılmış olduğu düşünülüyor. Yakınındaki Sığacık Kalesi yapımında kullanılmış olduğu tahmin edilen tiyatro oturma sıralarının daha Fransız araştırmacıları döneminde bütünüyle sökülmüş oldukları bilinmektedir . Roma Çağında farklı dönemlerde değişime uğradığı yapım eklerinden görülen Teos tiyatro yapısında en önemli yapım evresinin Hadrianus döneminde gerçekleştiği, skene yapısına ait çok sayıda bezemeli mimari üst yapı elemanlarından anlaşılmaktadır 
BOULEUTERİON

Bouleuterion, kent ile ilgili önemli kararları alan meclisin bulunduğu yapıdır. Fakat Teos’taki yapı, 850 kişilik oturma kapasitesi ve agoraya yakınlığı nedeniyle farklı işlevler (odeion, tiyatro vb. toplantılar) için de kullanılmış olabilir. Yapı dörtgen bir mekan içine yerleştirilmiş, dairesel oturma sıralarından oluşmaktadır. Düz ovadaki yapı, moloz taş dolgu yapılarak yükseltilmiş ve at nalı planlı cavea, beş kerkis’e bölünmüştür. Oturma sıraları 36x81 cm. boyutlarındadır. Yapı içinde Agora yöneticilerinin isimlerinin yazılı olduğu iki kare sunak bulunmaktadır. Teos’taki Antiokhos yazıtına göre, kralın bronzdan bir heykeli bouleuteriona dikilecektir. Memurlar, ephebler, sporcular adaklarını sunacaklar, heykelin çevresi çelenklerle süslenecek ve turfanda meyve sebzeler sunulacaktır. Kralın diğer kentlerinin (Antiocheia, Seleukeia ve Laodikeia) halklarına fahri hemşehrilik (isopoliti) unvanı verilecektir.
TEOS’UN DİĞER ZENGİNLİKLERİ

TEOS KÜTÜPHANESİ

Anadoluda İonia bölgesindeki Teos kentinde bir gymnasium kütüphanesinin bulunduğu konusunda bazı bilgilere rastlanmıştır. İ. Ö. 1.yüzyıllara tarihlenen bir yazıta göre, bu kentte bir gymnasium bulunmakta ve buranın Paides’inde öğrenciler için Grammatikos'un denetiminde kütüphane yararına kitap yazma ya da kopya etme konusunda yarışmalar düzenlendiği belirtilmektedir. Fakat bu yazıt kötü durumda olduğu için fazla bilgi edinemiyoruz. C. Wendel'e göre, ayrıca burada kaligrafi dersi de veriliyordu. 
 TEOSLU APELLİKON KÜTÜPHANESİ

Strabon'un verdiği bilgiye dayanarak, Aristoteles'in topladığı kitaplar önce Theophrastos'a sonra da onun öğrencisi Neleus'a kalmıştır. Bu kişi tarafından Troas'tan Skepsis'e taşınan kitaplar, varisleri tarafından iyi bakılmamış daha sonra Bergama Kütüphanesi için yapılan zoraki toplamalardan korunmak için yer altında, rutubetli bir ortamda saklanmışlardır. İ. Ö. 100 yıllarında Apellikon tarafından satın alınan kitaplar kısmen bozulmuştur.

Fakat bir filozof olmaktan çok, sadece bir kitapsever olan Apellikon, bu kitapların bozulmuş olan yerlerini hatalı olarak tamamlayıp çoğaltmıştır. Sonraları Atina'nın alınması sırasında, Apellikon'un kendi malı durumunda olan bu kitapları Romalı komutan Sulla, Eski Yunan kültürüne önem verdiği için Atina'dan alıp Romaya savaş ganimeti olarak getirmiştir. (M.Ö. 86). Ve Romada, Tyrannion adlı bir bilgin kitapları yeniden gözden geçirerek formalar halinde yayımlamıştır. Strabon'un verdiği bu bilgiden sonra Posidon da Athenaios'a dayanarak, Apellikon'un kütüphanesinden söz etmektedir. Ona göre, aslında Teos'lu olan Apellikon belki de Roma'ya duyduğu antipatiden dolayı Atina vatandaşı olmuştur. Parlak ve maceralı bir meslek arayan Apellikon, Peripatoscuların felsefe okuluna devam etmiştir. Zengin olan Apellikon daha sonra filozof Aristoteles'in kitapları ile birlikte daha pek çok kitabı satın almıştır.Delos'taki tapınağı yağmalamasına rağmen, İ. Ö. 88 yılında, burada Romalıları yenmesi amaçlanarak, Peripatoscu Aristion tarafından kendisine komutanlık görevi verilmiştir. Ayrıca Metroon'da depolanmış olan eski belgeleri de mülkiyetine geçirmiştir. Fakat bu hırsızlığı Atina'da öğrenilmiştir.

TEOS AKROPOLÜ

Kocakır Tepesi olarak isimlendirilen akrapol üzerinde Teos'un bilinen en eski anıtsal yapı kalıntıları bulunmaktadır.1925 yılı Fransız kazıları sırasında bu alanda çalışılmış, görünen yapı kalıntılarının krokisi çizilmiştir. Dr. Mustafa Uz tarafından tapınak ve altarın rölöve çalışmaları 1989 yılından beri sürdürülmekte idi. Akropolün taç kısmı ve doğu eteğindeki Arkaik teras duvarları ve Arkaik yapı izlerinde eski araştırmacıların belgelediği durumdan günümüze, diğer kalıntılarda görülenin aksine, fazla bir değişiklik bulunmamaktadır.

Akropol'ün taç kısmı teras halinde düzenlenmiştir; tepenin kayalık dik kenarı ile uyumlu çevre duvarı ile belirlenmiş oval biçimli bu alan yaklaşık 125 m. genişliğindedir. Duvar kalınlığı kuzey kenarda ortalama 1.40 m., batıda 1.82 m.dir. Yapı taşı olarak iri gözenekli, sert yerel kalker kullanılmıştır. Çevre duvarları ocak kesimli olarak bırakılan, arkalı önlü çift orthostat tarzında dikilen, arası toprak/kırma taş doldurulan bir yapı tekniği gösterir. Düzensiz çokgen, iri dörtgen örgülüdür. Bu duvarlar İonia'daki bilinen en eski duvar yapım tekniğindeki örneklerden biridir. 

Bu duvar sistemi yer yer çift sıra halinde rampalar ve yollar ile akropolün taç kısmında bir temenos alanı oluşturmaktadır. Kuzey ve batıda bir bölüm olmak üzere çevre duvarı iyi izlenmekte, güneye doğru eğimle beraber izlenmesi güçleşmektedir; daha sonra yapılan ekler ve modern tarla duvarı düzenlemelerinden ayırmak zorlaşır. Bu duvarlar A. Akarca tarafından İ.Ö.4. yüzyıla tarihlenmektedir. 

Terasın ortasına doğru bir kayalık bulunmaktadır. Akropolün bu sivri ucuna dayanmış doğu-batı ekseninde ince uzun yapı kalıntısı kabaca 37x7.5 m. boyutlarındadır. Hekatompedos (100 ayak) ölçülerinde bir tapınağa ait bu yapı doğu girişlidir, yer yer ana kayaya oyulmuş yer yer de kabaca yontulmuş uzun dikdörtgen taşlardan yapılma bir alt yapıya sahiptir. Anadoluda bilinen tek örnek olan bu anıtsal yapının plan tarzı İ. Ö. 7. yüzyıl Sisam adası tapınağını andırmaktadır.Fransız araştırmacılar ve Dr. Duran M. Uz tarafından yüzeyde saptanan mimari parçalara göre, Teos Yarımadası Killik Burnu mevkiindeki ocaklardan gelen ince grenli kireç taşı malzemeden bu yapıya üst yapı inşa edildiği anlaşılmaktadır. 

Tapınağın girişinden 15 m. daha doğuda Arkaik Çağa ait sunak yapı kalıntısı yer alır. Fransızlar tarafından eskisi çıkarılan sunak yapısının Dr. M. Uz tarafından rölövesi çıkartılmıştır. Kuzey-güney ekseninde olan sunak, tapınağın doğu-batı eksenini ortalamaktadır. Yapı 19.40x14.62 m. boyutlarındadır. Kaba yontulmuş yerel kalker bloklardan euthynteria döşemesi yer yer ana kayaya oturmakta; hemen doğu kenar boyunca dikdörtgen örgülü taş blok sırası daha geç bir döneme ait olmalıdır. 

Akropoldeki eski duvar sistemi eğim doğrultusunda 100 m. batı yönünde bir noktada Hellenistik savunma duvarlarına bağlanmaktadır. Akropolün 150 m. kuzeydoğusunda çokgen kenarlı örülmüş teras duvarı köşesi en eski savunma duvar sistemine ait olmalıdır. Arkaik çağ teras duvarları kuzeydeki daha geç çağın savunma duvarı sistemine bağlantısı açık değildir ... 
 SUR DUVARLARI

Teos'un Arkaik dönem surları çoğunlukla akropol çevresinde görülmektedir. Kyklopik tarzda yapılan duvarlar hakkındaki tarihsel bilgiyi Herodot'dan öğreniyoruz. İ. Ö. 545 yılındaki Pers istilasında komutan Harpagos tarafından yapılan yığma tepeler sayesinde Teos'un surları aşılabilmiştir. Hellenistik surlar son yıllarda Prof. Dr. Numan Tuna tarafından yapılan araştırmalar sayesinde geniş ölçüde ortaya çıkmıştır. Daha önceleri kent planına bağlı olarak dikdörtgen olduğu düşünülen surların, düzensiz bir şekilde geliştiği görülmektedir. İsodomos duvar tekniği ile yapılan duvarlar en fazla korunmuş haliyle Dionysos Tapınağının batı tarafında bulunmaktadır. 
Burada yapılan sondajlarda İ. Ö. X. yüzyıla kadar inen seramik buluntuları ele geçmiştir. Dionysos Tapınağının batısında kalan sur duvarlarının iç kısmında 1962 yılında yapılan kazılarda sur duvarı tabakalaşması hakkında önemli bilgiler elde edilmiştir. Duvarlar boyunca temele kadar inen buluntular, Hellenistik dönemden Arkaik döneme kadar olan bir zaman dilimine tarihlenmektedir. Fakat temelden sonra ana kayaya kadar olan, 80 cm. tabakada ise İ. Ö. 6. yüzyıldan başlayarak Geometrik döneme kadar süren buluntular tespit edilmiştir. Böylece mevcut sur duvarlarının İ. Ö. 6. yüzyıldan itibaren kullanıldığı, daha erken dönemlere ait surların başka bir yerde olduğu ortaya çıkmıştır. Fakat ele geçen seramik buluntular, şekil ve süsleme bakımından Miletos'ta bulunan Geometrik çanak çömleğe benzemektedir. Böylece Teos'un ilk yerleşim tarihi, İ.Ö. 6. yüzyıldan 10. yüzyıla çekilmiştir.
 NEKROPOL 

Yarımadanın batısında kalan bugün bozulmuş orman karakteri gösteren engebeli arazi, denizden gelebilecek bir müdahaleye açık bırakılmıştır. Bu kısımda şehrin nekropolüne ait çeşitli kalıntılar bulunmaktadır. Hemen her yerde pişmiş toprak lahitler, özellikle Klazomenai tipi İ: Ö. 6. yüzyıla ait boyalı bir örnek ile daha geç dönemlerin kesme taş sandukaları yer yer açılmış olarak görülebilmektedir.

Teos Arkeoloji Kazısı 2010 yılından itibaren Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü, Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa KADIOĞLU başkanlığında yürütülmekte.
Seferihisar İlçesi’ndeki Teos Antik Kenti’nde sürdürülen çalışmalarda Anadolu’daki en kapsamlı kira sözleşmesini anlatan 2200 yıllık yazıt yakın zamanda gün yüzüne çıkarıldı. 1 kefil ve kentin ileri gelenlerinden oluşan 6 şahitle yapılan sözleşmede, içerisinde binalar bulunan arazinin uygun kullanılmaması durumunda uygulanacak cezalar da yer alıyor. 
Söz konusu anlaşma metni Yaklaşık 1.5 metre yüksekliğinde bir mermer stele bir anlaşma yazılmış. Kazı sorumlularından Prof Dr. Mustafa Adak’ın anlatımlarına göre: “Anlaşma 58 satırdan oluşuyor. Çok ayrıntılı bir kira anlaşması. Yazıtın içeriğine göre kentin Gymnasium’ndaki 20 ile 30 yaş grubundaki Neoslar, Teos’lu bir vatandaştan bir miras edinmişler. Şahıs, içinde yapılar, köleler, kutsal sunak bulunan arazisini Neoslar’a bağışlamış. Neoslar da çeşitli masraflarını karşılamak ve her yıl düzenli olarak o araziden gelir elde etmek için kiraya vermişler. Yazıtta arazi önceden kime aitti? İçinde neler var? Hepsi anlatılmış. Bir kutsal sunaktan da söz edilmiş. Neoslar sözleşmede ‘kutsal’ olarak nitelendirilen bu araziyi yılda 3 gün kullanmak istediklerini bile belirtmişler. O dönemde de arazilerden devlet tarafından vergi alınıyordu ancak arazi ‘kutsal’ olarak nitelendirildiği için vergiden muaf tutulmuş. Anlaşılan arazi açık artırmayla kiralanmış. Bir tellal tutulmuş ve herkese duyurulmuş. Bazı kişiler talip olmuşlar. Daha sonra kimin kiralayacağına karar verilmiş. Kiralayanın ismi yazıtta belirtiliyor. Kiracının bu şartları yerine getirmesi için 1 kefil gerekiyor. Kefilin ve kefilin babasının ismi hepsi biliniyor. Bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi için 6 da şahit istenmiş. Çok ilginçtir. 6 şahidin 3’ü kentin baş yöneticileri. Bu yazıt Gymnasium’un yapısını, Neoslar’ın mal sahibi olabildiklerini ve bunları kiraya çıkararak gelir elde ettiklerini gösteriyor. Bu anlamda antik dünyada başka hiçbir örnek yok. O açıdan çok ilginç. Yazıtın neredeyse yarısı ceza formülleriyle donatılmış. Kiracı zarar verirse, arazinin yıllık bakımını yapmazsa, binaları bakımsız bırakırsa ceza ödeyeceği anlatılmış. Ayrıca kiraya veren Neoslar her yıl araziyi denetleyeceklerini, arazinin verimliliğinin kesinlikle azalmamasını da yazmışlar.Yazıtta iki hukuki terim var. Büyük sözlüklerde bu terimler yok. İlk defa belgeleniyor. O terimlerin tam olarak ne anlama geldiğini antik yazarları ve hukuki metinleri inceleyerek çıkarmak gerekiyor.”

 TEOS'daki araştırma ve kazı kronolojisi: 

1962 öncesinde birkaç dar kapsamlı ,daha çok yüzey araştırması nitelikli çalışma yapılmıştı.
1862 yılında PULLAN
1925 yılında LAUMONİER ve BEGUİGNON
1962 -1966 arası Prof.Dr.YUSUF BOYSAL ve Prof.Dr.BAKİ ÖĞÜN (Özellikle Dionysos tapınağının temenos alanında)
1980-1984 arasında Dr.MUSTAFA DURAN UZ
1985-1986da J.CLAYTON FONT
1995-1996 ve sonrası yıllarda Taçdam -ODTÜ 'den Doç.Dr.NUMAN TUNA




TEOS ile ilgili Kaynaklar: 

Ionia:Prof.Dr.Bilge UMAR-İnkilap yay.2001
Anadolu Uygarlıkları:Prof.Dr.Ekrem AKURGAL Net yay.
Türkiye'nin Tarihi:Bir gezginin gözüyle Anadolu Uygarlıkları-Seton Lloyd-Tübitak yay.1998
Anadolu'nun tarihsel coğrafyası-Prof.Dr.Veli SEVİN
Eskiçağ'da Ege:George BEAN-Arion yay.
Anadolunun tarihi coğrafyası-W.RAMSAY-MEB yay.
Antik Anadolu Coğrafyası-Strabon-Arkeoloji ve sanat yayınları
Teos Araştırmaları:doç.Dr. Numan TUNA-Taçdam-ODTÜ,Ankara-14.Araştırma Sonuçları toplantısı27-31 Mayıs 1996 Ankara-T.C Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü
Anadolu'da Romalılar-Batı Anadolu Kent Devletleri-David MAGİE-Çeviri :N.BAŞGELEN,Ö.ÇAPAR Ark ve Snt.yay.
Anadolu'da Romalılar-Batı Anadolu'da zenginlikler-David MAGİE Ark ve snt.yay.
Batı Anadolu Bölgesinde Kültür Gelişmesinin ana hatları-Dr.Reınhard STEWİG Çev.Ruhi TURFAN,M.Şevki YAZMAN
İTÜ Mimarlık fakültesi Şehircilik Enstitüsü -1970
Genel Nümizmatik Sözlüğü-Ahmet Semih TULAY Arkeoloji ve sanat yay.
Türkiye'nin Antik Meskukatına Dair Bibliografya-E.BOSCH Türk Tarih Kurumu Yay.1949
Türkiye Uygarlıklar Rehberi-Ege Kıyıları:John Freely Çev.Tuncay BİRKAN,Gürol KOCA,Aslı BİÇEN,YKY yay.

FAYDALANILAN KAYNAKLAR:



4 yorum:

  1. Mehmet bey,

    Elinize sağlık. Çok detaylı bir yazı olmuş. Selamlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Sıkılmadan okumuş olmanız benim için çok değerli. Sevgi ve en derin Saygılarımla.

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Değerli yorumlarınızı aldıkça çabalarım buna deyiyor. Sevgi ve en derin saygılarımla.

      Sil