18 Haziran 2014 Çarşamba

İSTANBUL'UN KAYIP ADASI : VORDONİSİ

İstanbul’un tarihi adaları eski ismiyle Prens adaları hızlı bir sayışla dokuz tanedir derler. Oysa daha önceki yazmalar Vordonisi adında 10. bir adayı da işaret eder.

Bin yıl önceki İstanbul depremi ile battığı düşünülen Vordonisi adası, Dragos, Küçükyalı açıklarında bulunur. Dalgıçların önceden de bildiği bu yer, bir ara – 2004 yılı sanırım – Star TV tarafından haber yapılır. Efsaneleşmiş sözlü tarihe göre eskiden üzerinde bulunan manastır ve rahipleriyle batmıştır. Bu manastır su altı çekimlerinde görünür ama dev binanın su üstüne çıkarılması bugün için imkansız denebilir. (Keşke o eski dalış kayıtlarını birileri bulup Youtube sitesine yollasa hepimiz izlesek. Ya da yenisi çekilse)
Bostancı’dan Büyükada’ya giderken görülen ikinci fener Vordonisi’nin tepelerinin birinin üzerinde bulunur. Sular çekildiğinde yüzeye yaklaşan tepeler büyük gemiler için tercih edilmeyen bir yol oluşturur.
Bizanslılar için “Küçük Ada”, Osmanlılar zamanında ise “Batık Manastır Kayalıkları” denilen yer aslında Vordonisi’dir.
"Bu adalar tam on taneymis önceleri. Kimisi buyuk, kimisi kucuk. Kimisi tatli su kuyulari olan yesillik ve çamlik; kimisi kayalik, kurak ve susuz. En buyugune “Megale” dermis Rumlar, yani Büyükada, sonra Heybeli, Burgaz (Panoromis yada Antigonos), Kınalı(Proti), Sedef, Tavşan, Kaşik, Sivri (Oxya), Yassı(Plate) ve de onuncusu Vordonosi.

Adayı bulmak için usta dalgıçlar Yılmaz Akyunus, İnkılap Obruk, Halit Kakınç ve Yalçın Haraçoğlu birlikte dalarlar. Adanın bulunuşundan sonra hem Kadıköy Belediyesi hem Kültür Bakanlığı batık adanın kültürel mirasına sahip çıkıyorlar. İstanbul Üniversitesi Jeoloji Bölümü öğretim üyesi Profesör Doktor Şener Üşümezsoy’da adayı incelemek üzere dalış yapıyor. Adayı iyice yosunlardan temizleyip dalış turizmine açmak fikirlerden birisi.
İşin diğer bir ilginç yanı var. Zamanında bu adanın dinsel yönetimi ve karadaki dinsel yönetim çatışma halindeler. Böylece karşı karşıya iki manastır kuruyorlar. Küçükyalı Karayolları’nda E5-ten minübüs caddesine inerken görülen Satiros / Brias Sarayı, ben Kadir Has Lisesi’nde öğrenciyken mıknatıs gibi çekerdi beni. Sonraları oraya giren arkadaşlarım ve çevre esnafı uzun dehlizler boyunca su altından adalara kadar giden yer altı geçitleri olduğunu defalarca iddia ettiler. Ancak cesaret edip onlarla gitmedim. Çünkü böyle dehlizlere hava tüpü olmadan girmenin intihar demek olabileceğini biliyordum.
Sonraları arkeolojik ekipler üzerinde çalıştı. Bir dönem terk edildi. O sırada tinercilerin evi oldu. Daha sonra bu geçit olduğu düşünülen dehlizleri hazine arayıcılarının boş sevdalarından korunmak üzere duvarla örtüldüğünü gördük.
Yıllarca bu işin sırrını aradım. Oldukça yetkili kişiler daha önceki mimariyi anlattılar ama Vordonisi ile ilgili okuduklarım içimdeki bir gizemi aydınlattı. 
Size bir alıntı ile konuyu açıklayalım.
 "Küçükyalı’da kazı çalışmaları dört yıldır devam eden Satyros Manastırı, Vordonisi manastırının ikizi çıktı.
Olayı, en baştan anlatalım. Alassandra Ricci, İtalya’nın Salerno Üniversitesi Ortaçağ Latin Araştırmaları Bölümü öğretim üyelerinden. Bu bilim kadını da, kafayı Küçükyalı’daki bir manastır harabelerine takmış. Gerekli izinler alınmış ve arkeolojik çalışmalar bundan dört yıl önce başlamış.
İstanbul’un Anadolu yakasındaki bu en önemli tarihi kalıntı, bizim bulduğumuz Vordonisi Adası’nın tam karşısına denk geliyor. Yürütülen kazılar, bu Manastır’ın aslında bir zamanlar deniz kıyısında bir yapı olduğunu, inşa edildiği 9. Yüzyıl’dan bu yana meydana gelen alüvyon dolumları nedeni ile kıyıdan uzaklaştığını gösteriyor.
Bu manastırla batık Vordonisi adasındaki manastır arasındaki bağlantının öyküsü harika:
Patriklerin mücadelesi manastırlara yansıyor
Küçükyalı’da bulunan Satyros Manastırı’nı Patrik İgnazsius inşa ettiriyor. Patrik İgnazsius da kim?
Bizans’ın o günlerinde yaşanan ikonaklast çekişmeleri malum. Yani şu kiliselerin içine ikonaların konulup konulmamasına ilişkin fikir ayrılığı. İşte tam o dönemde, yani 9. Yüzyıl’ın sonlarında Patrik İgnazsius ile Vordonisi Adası’ndaki sürgün yıllarında ölüp bu adaya gömüldüğü bilinen Patrik Fotius, son derece sert bir mücadele içindeler.
Bu öylesine bir mücadele ki, aynen günümüzün siyaset çekişmelerine benziyor. İki din adamı arasındaki bu mücadele boyunca, bazen biri patrik oluyor ve başa geçer geçmez diğerinin itibarını kazımak için elinden gelen gayreti esirgemiyor. Ve bilindiği kadarı ile bu iki isim, yani Fotios da İgnazsius da ikişer defa iktidarı ele geçirip patrikhanenin en üst makamına oturuyor.
İşin ilginç tarafı, bu rekabet, manastırların inşasına da yansıyor. Patrik Fotius, Vordonisi Adası’nın üzerine bir manastır diker de, Patrik İgnazius bundan geri kalır mı!.. Misilleme olarak Patrik İgnazsius da bugünün Küçükyalı mevkiinde, Vordonisi’dekine tıpatıp benzer benzer bir manastır yaptırıyor.
”Küçükyalı’dakine bakın Vordonisi’dekini görün!
Burada, sözü Ricci’ye bırakalım: 
”Şu anda, kazı çalışmalarını sürdürdüğümüz bu son derece sağlam, büyük ve önemli manastırın benzeri, batan Vordonisi”de de vardı. Nitekim, Star gazetesinde gördüğüm ve Dosyalar programında izlediğim görüntüler, bulunan manastır kalıntılarının aynı teknikle inşa edildiklerini ortaya koyuyor. Zaten şu anda Küçükyalı’da üzerinde çalıştığımız tarihi manastır da çok güçlü. Nitekim, üzerinden bin yıla yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen Vordonisi’deki manastırın da varlığını koruması, bu durumu kanıtlıyor.
Bu nedenle, Küçükyalı’daki Patrik İgnazsius’un yaptırmış olduğu manastıra bakıldığında, Vordonisi’de batmış manastırın azameti de anlaşılabilir. Su altında başlatılan taslak çalışmalarında da çok geniş alanlar, çok sayıda bina görülüyor. Çünkü bir manastır, tek binadan oluşmaz. Arada mutlaka geniş alanlar ve birden çok bina vardır.
 Vordonisi’nin bulunması, Küçükyalı’daki SATYROS manastırının da önemini artırmış bulunmaktadır. Bu buluş, her açıdan bilim dünyasına ve antik kültürlerin araştırılmasına büyük bir katkıdır.”
Kaynak:  
ALINTI: ÖNCE VATAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder