11 Mayıs 2011 Çarşamba

ABDÜLMECİT

"Abdülmecit' in hayaliydi. Atalarımızın hayalini inşaallah biz gerçekleştirmiş olacağız."
Bu sözler; İstanbul boğazına tüp geçit yapımı temel atma töreninde Türkiye Cumhuriyetinin başbakanının sarfettiği sözler.

Geldik böylece Abdülmecit'e!...
Fransa Legion d' honeur nişanı...
Haçlı şövalyesi diz bağı nişanı (garter haçlı şovalyesi nişanı) sahibi Abdülmecit.
Özellikle İngiliz Windsor kalesinde Saint George Kilisesi Chapel' inde haçlı hizmetkarlarının isimleri arasına asılı duran şövalye ünvanlı Abdülmecit (aynı nişan Abdülaziz içinde geçerli)
Yadsınamaz, Osmanlının atasıdır o.
Benim atam mı peki?
Burada reddetme hakkımı kullanıyorum; benim atam asla değil, sadece yaşadığım yerlerin yöneticisi o.
Hoş, nasıl yönettiği belli!
Dayamış mabadını Avrupaya, gelen oymuş giden oymuş!
Daha 38 yaşındayken öldüğünde, geleceğimizi peşkeş çekmediği bir malzeme kalmamış.
İslahat fermanı ile yabancıların mal mülk edinmelerinin yolunu açarak geri dönülmez felaketlerin altına imzasını atmış.
Ve bu padişah, boğazı alttan delip geçmek için hayal kurmuş ama gerçekleştirememiş!
Vayy ki vayy!
Nasıl hayal kurmuş acaba?...
Sanırım Topkapı sarayında dalarken hayale, çekerken içkiyi (genç yaşından itibaren en iyi içki içen halife olarak bilinir), bi koşu gelip kendisini neşelendiren zevceleri yanındayken:
"Senin için deleceğim bu boğazı sevgilim" dediğinde, zevcesi sormuştur mutlaka:
"Neresini deleceksin hünkarım?"
"Altını deleceğim"!
Bunu duyan zevceler ise: "Sarhoştur ne yapsa yeridir" diye içlerinden söylenselerde:
"Yaraşır hünkarıma, siz delmeyeceksinizde kim delecek?" demişlerdir mutlaka!...
Acaba, "Sevgilim" gibi harika bir kelimeyi kimin için kullandığını biliyor muydu Abdülmecit?


16 Yaşında Tahta geçip, 38 yaşında veremden ölmüş bir hünkarın zevcelerine bakalım, pardon sevgililerine:

Servet-sezâ.
Şevk-efzâ.
Hoş-yâr.
Tir-î müjgân.
Verd-î cenân.
Gül-cemâl.
Rahîme perestû.
Gülistu.
Dûzd-î dil.
Bezmârâ.
Mâhitâb.
Nâlân-ı dil.
Ceylân-yâr.
Ayşe ser-fîrâz.
Nergizu.
Nâvek-misâl.
Nesrin.
Şayeste.
Nükhet-seza.
Yıldız.
Sâf-derûn.
Hüsn-i cenân.
Ve otuz sekiz çocuk; 18' i erkek, 18' i kız...
Toplam 22 yıl hükümdarlık ve halifelik, 22 eş ve 38 çocuk.
Çocuklarının padişah olanları; 5. Murad, Abdülhamit, Mehmet Reşat, Vahdettin.
Çok verimli, bir o kadar da üretmesini bilmiş çiftçi!
Tohumunu atmış tarlaya boy boy ürün!
Bu arada, ihmal etmemiş; "şu boğazı alttan deleceğim" demiş!
Delmiş ama neyi?
Mal meydanda!...
Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı "Atamız" diyince..
"Atamın" hayaliydi diyince..
Ata olarak bu çıktı karşıma!


2. Mahmut' tan olma, Bezm-î Âlem Vâlide Sultandan doğma Abdülmecit' i "ata" olarak kabul edenlere sözüm yok.

Vâlide' sinin Gürcü olmasına da sözüm yok.
Sözüm; tarihi asla bilmeden konuşanların, daha ne kadar benim aklımla alay edecekleri noktasınadır.
Benim Atam, Türkiye Cumhuriyetini kurandır.
Tarihini bilen ve ona göre yaşayandır.
Kütüphanesinde en az okuduğu 2000 kitap olandır.
Haçlı nişanı almamak için savaşandır.
Savaşıp haçlıyı perişan edendir.
İnsanlarının özgürce dinini yaşaması için hayatını hiçe sayıp onlara bayrak ve vatan verendir.
Hem padişah, hem halife olupta "haçlı nişanı" takan değildir o.
O; yirminci yüzyılın lideri, Musatafa Kemal Atatürk' tür.
Cumhuriyet çocuklarının ATA' sı olur kendileri.

Anlatabildim mi acaba?...

Musa Kâzım Çağlayan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder