3 Şubat 2011 Perşembe

ONLARI UNUTMAYIN - 21

TAYYAR RAHMİYE (RAHİME HATUN)

(Bu şehit anadolu kadını, değişik kaynaklarda yaklaşık aynı öykü anlatılmakla birlikte Tayyar Rahmiye ile Rahime Hatun adlarıyla iki farklı şekilde anılmaktadır. İsmin yerel okunuşa göre değiştirildiği kanısındayım. Her ne kadar aşağıdaki öyküyü Tayyar Rahmiye olarak yazdıysam da, ciddi bir kaynak mezartaşında “Rahime” yazıldığından bahsetmekte olduğundan diğer ismi de gerçek varsayabiliriz.)


Birinci Dünya Harbinin galip devletleri, öteden beri ve Özellikle Birinci Dünya Harbi sırasında, aralarında yaptıkları birçok gizli anlaşmalarda, Türk topraklarını bölüşmeyi kararlaştırmışlardı. Mondros Ateşkesi ile de bu fırsatı ellerine geçirince; Güney Cephesi'ndeki Türk kuvvetlerinin, Toros geçitlerine alınarak bölgenin boşaltılmasını istediler.
Yapılan baskılar sonucu, bu cephedeki 2 nci Ordu birlikleri, Toroslar kuzeyine çekildi. Ateşkes'in imzasından hemen sonra Adana'yı işgale başlayan Fransızlar, meydanı boş bulunca silahlandırdıkları Ermeniler ile birlikte bu işgallerini genişleterek, Adana'dan başka Kozan, Osmaniye, Tarsus, Mersin ve Pozantı'yı da kontrolleri altına aldılar.

Yöreyi işgal eden Fransız komutan Türk halka bir bildiri yayınladı. Bu bildirinin hükümleri Fransızların nasıl bir tutum içinde olduklarını yorum yapmaya gerek bırakmayacak bir biçimde ortaya koyuyordu:

1- Ne için taşıdığını tahkikata bile lüzum görmeksizin üzerlerinde revolver bulunan bir adamın kurşuna dizilmesi
2- Kargaşalık çıktığında ölen veya yaralanan Fransız askerine karşılık, yerli halktan iki adamın kurşuna dizilmesi ve bunların kur'a ile seçilmesi
3- Bir evden silah atılırsa yakılması
4- Osmanlı Hükümeti memurlarının böyle bir durum ortaya çıkmasında idare haklarının ve hakimiyetlerinin iskatı ve sokaklarının mitralyöz, bomba ve gazlı mermilerle ateş altına alınması.

 Antep'te Türk bayrakları indirtilerek yerlerine Fransız bayrakları çekildi. Türk kadınlarının çarşaflarının yırtılması, yüzlerinin zorla açılması gibi çirkin olaylar yaratan işgal kuvvetleri, direnen Türkleri de öldürüyorlardı. Ermenilerin taşkınlıklarının olayları büyüteceğini gören Fransızlar, Ermeni taburunun yerine Cezayir taburunu getirdilerse de artık durum değişmedi. Türk Ulusu'nun sabrı taştı.

Ancak bu işgallere ve ardından gelen saldırı ve zulümlere tahammül etme yen Türk halkı, silaha sarılarak mücadeleye başladı. Kuvayı Milliye (Milli Kuvvetler) adını taşıyan bu gönüllü müfrezeler, Güney Cephesi'nin daha ziyade Fırat Nehri batısına rastlayan Adana Cephe kesiminde Fransızlara ve onlarla iş birliği halindeki Ermenilere karşı çarpıştı.
Fransızların o günün en modern silâhlarıyla donatılmış dört piyade tümeni vardı. Bunlardan 1 nci Piyade Tümen birlikleri Adana'da, 1 nci Doğu Tümeni birlikleri ise Mersin'den Urfa ve Telebyaz'a dek olan bölgede yerleşmişti. Ayrıca 2 nci Fransız Tümeni de Kilis bölgesindeydi.
Bundan başka Antep bölgesini 4 ncü Tümenleri ile takviye eden Fransızlar, bu bölgedeki harekâttan bir süre sonra bu tümenlerini Suriye'ye almışlardı.
Bölgedeki Ermeni kuvvetlerine gelince; bunların Antep, Maraş, Saimbeyli, Urfa, Zeytin, Şar, Kozan, Adana, Mersin, Osmaniye, Haruniye, Bahçe ve İslâhiye'de olmak üzere toplam sayıları 10,050'yi buluyordu.
Bu düşmanlara karşı, sadece halkın teşkil ettiği ve Sivas Kongresi'nden sonra Heyeti Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal'in emir ve direktifleriyle organize edilerek geliştirilen, silâh ve donatımca zayıf, fakat yürekli ve inançlı milli kuvvetlerle savaşıldı.
Hem insan hem de silah sayısında çok üstün Fransız ordusu ve onun yanı-başında kendi emelleri uğrunda çarpışan Ermeni birliklerine karşı 1919 sonundan 1921'e dek bu cephede yılmadan, bıkmadan büyük bir azim ve irade gücüyle verilen muharebelerde, milli kuvvetler büyük başarılar elde ettiler.


Güney Cephesi’nde oluşturulan halk milislerinden kurulu bir gönüllü müfreze vardı. Bunun komutanı genç bir kadındı. Rahmiye Hanım.

Rahmiye Hanım, Osmaniye ilçesine bağlı Kaypak Nahiyesi, Raziyeler (Kayalı) köyünün kanlı geçit mahallesinde 1890 yılında doğdu. Babası Köse Abdullah, anası Haticedir. Eşe ve Elif adında iki ablası vardı. Kendisinden küçük, Meryem adındaki kız kardeşi, Osmaniye'de evlenmiş, erkek kardeşi Mustafa ise Raziyeler köyünde kalmıştır. Rahmiye hanım, önce Demiralioğlu İbrahim ile evlenmiştir. Bu evlilikten iki kızı vardır. İbrahim'den ayrılan Rahmiye, ikinci evliliğini Vız Ali adında birisi ile yapmış bu koca- dan olan iki oğlu ölmüşlerdir.
Rahmiye hanımı tanıyanlar onu şöyle anlatırlar: Orta boylu, normal yapıda, esmer tenli, ela gözlüdür. Başına , agil veya sırmalı pusu sarardı. Sırtında Maraş abası vardı. Kara şalvar giyer, göğsüne fişeklik takardı. Omzunda Alman filintası denen tüfeğini taşırdı. Ayağına ipli çarık veya yemeni giyerdi. Kıyafeti ile bir erkekten farksızdı. Genellikle atlı gezerdi. Beden yapısı bakımından güçlü, kuvvetli idi. Onun bu durumunu bilenler, "taşı sıksa suyunu çıkarır" demişlerdir. Kendisini vatana ve millete adamıştı. Şu sözlerini kendisini tanıyanlar unutamamıştır: "Allah bana nusret verse yalnız başıma düşmanı kırarım. Ölürsem şehit, kalırsam gaziyim." Osmaniye çete savaşlarına damgasını vuran Rahmiye hanım davranışlarıyla erkek arkadaşlarına örnek olurdu. Çarpışmalara girmekten kaçınan silah arkadaşlarına cesaret verici sözler söylerdi,.
Rahmiye Hanım, Fransızların işkence ve tazyiklerine tahammül edemeyerek Hüseyin Ağa’nın Milli Kuvvetlerine on başı rütbesiyle gönüllü olarak iltihak etmiştir. Başlıca görevi, keşif ve cephe gerisinde kundakçılık yapmaktı. Osmaniye yakınındaki demiryolu tünelini o patlatmıştı ve bölgedeki düşmanın cephane ikmalini büyük sekteye uğratmıştı
Hasanbeyli civarında icra edilen taarruza müfrezesiyle fiilen iştirak etmiştir...
Bu çarpışmada Fransızlardan 80 tüfek ve 2 makineli tüfek alınmıştır. Çarpışmada bazı arkadaşları arkada kalmıştı. Milli kuvvetler derhal gidip onları kurtarmış ve bu kahramanca hareketinden dolayı Rahmiye Hanım’a “Tayyar” (uçan) nâmı verilmiştir.
Beş Ağustos 1920’de Osmaniye'nin Alibeyli mahallesinden Hacı Ökkeş Ağa'nın damında Fransız bayrağı dalgalanıyordu. Çünkü burasını düşmangüçleri Karargah olarak kullanmakta idi içlerinde Rahmiye hanımın da bulunduğu müfrezeye, bu karargahın düşman elinden kurtarılması görevi verilmişti. Müfreze 70-80 kişiden oluşuyordu. Bu kişilerden adları bilinenler şunlardır : Hayta Hüseyin ve arkadaşları, Yaveriye çetesi mensupları, Yastı Kelle, Ali Kılıç, Mamık Hüseyin, Kadir Çavuş, Muhammed Hoca, Nacar Ökkeş, Borazan Mehmed, Hacı Ali Ağaoğulları Ali ve Ahmed, Ali Bekir oğlu Ahmed
Kurtarma hareketi başlamadan önce Rahmiye onbaşı erkek arkadaşlarına şöyle seslenmiştir:
"Arkadaşlar, düşman karargahını mutlaka alacağız. Allah bizimle beraberdir. Yalnız sizden bir isteğim var. Eğer ben şehit olursam cesedimi sakın düşmana bırakmayın."
Bunun üzerine saldırı başladı. Çeteler Allah Allah sesleriyle ileri atıldılar. Düşman da karşı ateşe başlamıştır. Kadir Çavuş ile Rahmiye hanımın sıktığı kurşunlar hiç boşa gitmiyor, her atışta bir düşmanı yere seriyorlardı. Düşmanın savunması daha da şiddetlenince bizimkilerde duraklama başladı. Bu duruma göre Rahmiye onbaşı, yeniden cesaret vermek için şöyle haykırdı:
" Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da siz erkek olmanıza rağmen yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz Haydi durmayın, Allahını seven,vatanını seven yürüsün".
Bunun üzerine kıyasıya çarpışma yeniden başladı. Düşman karargahına iyice yaklaşmışlardı. Ne yazık ki bu sırada Rahmiye hanım göğsünden vuruldu ve yere yıkıldı.
" La ilahe illallah" diyerek ruhunu tanrıya teslim etti. Bunun üzerine iyice köpürüp coşan arkadaşları ise karagahı geri almayı başardılar


Şehit Rahime Hatun, şimdiki Endüstri Meslek Lisesinin bulunduğu yerdeki mezarlığa gömüldü. Daha sonra Enver'ül- Hamid denen Ulu camii çevresindeki şehitliğe taşınmıştır. Mezartaşında şunlar yazılıdır:


Şehit Rahime Hatun (d. 1890- ölüm-Şehit 5.8. 1920)
Yarınların sahibi ey gençlik,
İyi tanı, ebedi sükûnetle bu mezarda yatan.
Hak için, bayrak için canın feda edip
Armağan etti bize bu mukaddes vatanı.

Rahime'nin Ağıdı
Temmuzun sarı sıcağı Yaktı
köşeyi bucağı Zalim
düşman talan etti,
Söndürdü nice ocağı
Rahime otuz yaşında Yan giyer
fesi başında Arkadaşı çetelerle
Gezer düşmanın peşinde
Çeteler düşmana hücum, Anam,
babam, kardeş, bacım Ben bu
uğurda ölürsem Kalmasın
düşmanda öcüm
Öğlen, ikindi arası
Düşman üstüne varası
Rahime'yi şehit ettik
Alnında kurşun yarası
Çeteler içinde şanlı Yüzü
nokta nokta benli Yurdu
için şehit düştü Yerde yatar
ala kanlı
(Emekli Öğ. Mehmet Yavuz) A. Neşet Dincer: Rahime Onbaşı, SF. 43.
Kaynak:
http://www.vehbitulek.com/cms/content/view/338/33/
http://www.kibris1974.com/onbasi-rahime-hatun-t38736.html?p=55491
http://www.izafet.com/savaslar-ve-seferler/38202-kurtulus-savasinda-adana.html

51 yorum:

  1. Umarım kadınlarımız, Kurtuluş Savaşının içeriğini kavrarlar da, Onları unutmazlar. Verdiğin yararlı bilgiler için Seni kutluyor, eline sağlık diyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

      Sil
    2. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

      Sil
    3. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

      Sil
  2. Paylaşım için teşekkürler..Çoğu bilgileri kaynak sizi göstererek kullandık ödevlerimizde..Çok teşekkürler tekrar.

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Burhan hocam,
    Bizlere devredilmiş olan bu muhteşem geçmişimizi hem yaşatmak ve hem de bizden sonraki kuşaklara anlatarak bu eşsiz insanların geride bıraktıkları hoş sadaları elimden geldiğince unutturmamak gayretindeyim. Saygı ve teşekkürlerimle.

    Sevgili Larenta,
    Nazik yorumunuz için içten teşekkürler. Belli yerlere ulaşıyor olmak mutluluk verici.
    Saygılar sunuyorum.

    YanıtlaSil
  4. osmaniyeden sevgiler saygılar.bu vatanın kurtulması için mücadele eden güçlü onurlu kadınlardan biri olan onbaşı rahime hatunu da anımsadığınız,anımsattığınız için teşekkürler.birkaç yıl önce tiyatro derneğimizin bir oyununda gururla bu rolü canlandırmıştım.iyi çalışmalr.

    YanıtlaSil
  5. Bu ne ya imamlar, sıkma başlı hatunlar bunlar mı Modern Türk Milletinin önderleri. Hadi canım alayı yobaz bunların. Unutalım bunları. İmamdan, sıkma baştan bu millete ne iyilik gelmişir. Unutma, unutturma, unutturmaya da çalışma; Türkiye laiktir laik kalacak.Düpe düz laiklik aleyhtarı probaganda yapıyorsunuz, vesselam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ilgisiz alakasız bir adsız yazısı?dünü bugunü anlamayan klişe laf yazarak ne anlatmak istiyor. anlayan varsa açıklasın

      Sil
  6. Özgürlüğümüzü bu kutsal insanlara borçluyuz.

    YanıtlaSil
  7. çok güzel bir sayfa gerçekten

    YanıtlaSil
  8. Mine ve kızları:Onların hakkını ödemek için tarihi ve sizler gibi insanları OKUyup mıhlıyoruz!Elimizden geldiğince de ev sohbetlerinde ve mevlütlerde insanları aydınlatmak için savaşım veriyorum.Ama papaefendinin sorospuları Allahı çok iyi kullanıyorlar."hastaya tesbih çeker misiniz diye"konuşmalarımı sulandırmakta üstlerine yok!Bu da benim acı tecrübelerim.Emeklerinize sağlık, helal edin.

    YanıtlaSil
  9. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  10. Siteniz çok yararlı gerçekten.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginize teşekkürler, sürekli izlemeniz dileğiyle saygılar sunuyorum.

      Sil
  11. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  12. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  13. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  14. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  15. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  16. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  17. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  18. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  19. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  20. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  21. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  22. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  23. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  24. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  25. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  26. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  27. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  28. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  29. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  30. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  31. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  32. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  33. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  34. Mnogo suza, mnogo patnje...sa svih strana

    YanıtlaSil