29 Kasım 2010 Pazartesi

KASIM AYINDA BU KİTABI OKUDUM - 2


KİTABIN ADI :  Greek Mythology -Gods and heroes, the Trojan War, the Odyssey

KİTABIN YAZARI  : Katerina Servi

KİTABIN ÇEVİRMENİ -

KİTABIN YAYINEVİ Ekdotike Athenon S.A.

KİTABIN BASKI YILI 2002

KİTABIN BASKI SAYISI 1. Baskı

KİTABIN SAYFA SAYISI 175 sayfa

KİTABIN DİZGİ/BASKI KALİTESİ 10/10

KİTABIN YAZIM-DİL KALİTESİ 10/10

KİTABIN EDEBİ/SANATSAL/TARİHSEL DEĞERİ 10/10

YORUM: Bu kez, ülkemizde bulamayacağınız bir kitabı tanıtacağım.

Yolu Yunanistan’a düşecek olan ya da altta vereceğim adresten talep edeceklerin edinme şansı bulacağı bir kitap.

Arkeolojiye meraklı olanlar için İngilizce baskılı bir kitap. Orta derecede dil bilenler için İngilizcesi anlaşılabilir düzeyde. Anlatılan konularda bilgisi olanların zaten kolayca kavrayabileceği şekilde hazırlanmış. Konular iki sayfa içinde net ve kolay okunur şekilde özetlenmiş. Kitaba güzellik katan unsur, sayfada anlatılan hikayenin resmedildiği çanak, çömlek, vazo, fresk, heykel vs tarihsel arkeolojik unsurlarla görsel olarak zenginleştirilmiş. Özellikle kitabın girişinde Hesiodos’un “theogony” –tanrılar şeması- çok güzel hazırlanmış ve her zaman faydalanılacak düzeyde ve kullanışlı.

Yayınevinin adresi:

Ekdotike Athenon S.A.


34, Academias st. 106 72 Athens Greece Tel: (01) 36.08.911



Flipkart.com adresinden de temin edilebilir.

26 Kasım 2010 Cuma

BARDO MÜZESİ - 2 TUNUS

Bardo müzesindeki gezimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Müze tam bir görsel şölen diyebilirim. 2000 yıl öncesinin yaşayan toplumunun yaşantısını, duygu ve düşüncelerini, inançlarını, dünyaya ve olaylara bakışını, o zamanın resim ya da fotoğraf çekimi gibi olduğu gibi gösteren ve tamamı evlerin duvarlarında ya da zeminlerinde yer alan bu mozaik efsaneleriyle sizi başbaşa bırakıyorum.




















Müze bahçesinde, sadece gövde kısmı bulunabilen, muhtemelen bir imparatora ait heykel.

Bardo müzesinin bahçesinde yer alan bir cami.
Müzedeki gezimizi tamamladık. bundan sonraki hedefimiz yemek sonrası KARTACA olacak. Orada görüşmek üzere.

24 Kasım 2010 Çarşamba

BARDO MÜZESİ - 1 TUNUS

Tunis Medina'dan ayrıldıktan sonra hedefimiz, Bardo Müzesi. Bilindiği gibi, ya da bilmeyenler içinde ekleyeyim Bardo Müzesi, dünyanın en büyük mozaik müzesi. 2. sırayı, gezenlerimiz bilir Antakya Müzesi'nin aldığu söylenir. İlerideki günlerde bu müzelerle yarışacak bir başka müzeden de bahsedeceğim.
Bardo Müzesi şehrin kuzeyine düşüyor. Türkiye Büyükelçiliği'ni solumuza alarak devam ettiğimiz bir yoldan müze bahçesine ulaşıyoruz.
Bardo müzesinin yeri vaktiyla Ali bey isminde varlıklı bir şahsın konağı iken 1888 yılında Alaoui Museum adıyla halka açık bir müze haline getirilmiş.
Müze, Tunus'un çeşitli bölgelerindeki antik kentlerden getirilen parçalardan oluşuyor.
Müzenin girişindeki salonda MÖ1. yy ve MS 1-3 yy. arasında hüküm sürmüş imparator heykel ve büstlerinin bulunduğu galeri yer alıyor.


 Müze, değişik geçişlerle galerilerden oluşmakta. Yaklaşık 4 kata ve galerilere yayılmış müzenin önemli bir bölümü neredeyse tamamı bulunmuş eksiksiz mozaiklerden oluşuyor. Halen 2. ve 3. katlarda bazı salonlar tadilat ve düzenlemeler nedeniyle kapalı. Ancak var olanlar dahi sizi ,gördüğünüz gibi bir şölene devat ediyor.

 Ankara gezgini bir arkadaşımızın gezi öncesi ilettiği notlarındaki gibi mozaiklerin kısmen soluk olduğu ve Antakya müzesindeki canlılığı göremediğini yazmıştı. Bazı mozaiklerde haklılık payı olduğu görülüyor.




MS 3.yy'a tarihlenen hıristiyanlık dönemi "vaftiz havuzu". Kelibia bölgesinde bulunmuş.






Müzenin en üst katında iki katlı büyük bir salon, Kartaca dönemi sarayı olarak dekore edilmekte. Halen üzerinde çalışmaları süren salonun özellikle tavan süslemeleri çok göz alıcı.


Kartaca sarayı salonunun hemen yayında halen tadilatta olduğu için kapalı olan "Konser Salonu" olarak adlandırılan salon ziyaretçilere kapalı. Müze görevlisi, ricam üzerine tavan süslemesi ve salonun genel görünüşünü çekerek getirdi.




Bu görkemli müzeyi yarın da gezmeye devam edeceğiz.

23 Kasım 2010 Salı

TUNİS MEDİNA

Tunus gezimizin 1. gününde ilk durağımız Tunis şehir merkezindeki Medina. Medina, Arap ülkelerinde eski şehir anlamında kullanılıyor. Bir bakıma Doğu Avrupa'daki Stari Grad gibi. Sabah 8.30'da otelden çıkarak 60 kilometre uzaklıktaki başkent Tunis'e, otoban üzerinden gittik. Şehir, büyük bir körfezin merkezinde bulunuyor. Bir çok ırmak körfeze açılıyor. Şehrin güney girişinde liman bölgesi yakınlarında, hatta şehrin içinde sayılabilecek çok büyük bir bataklık alan olduğu gibi, doğal hayat için bırakılmış. Başta flamingolar olmak üzere birçok su kuşu serbestçe bu sulak alanda dolaşıyor. Böyle bir korumacılığın ülkemizde olmamasına üzülmemek elde değil.
Şehrin merkezinde Medina'ya uzanan büyük ve geniş bir bulvar açılmış. Ülkenin kurucu cumhurbaşkanına izafeten adı "Habip Burgiba bulvarı". Cadde, tamamiyle Fransız etkisinde ve Paris'in ünlü bulvarı "Champ Elysee" biçiminde tasarlanmış. Bulvarın iki tarafındaki geniş kaldırımla kafelerle dolu.


(Zaman zaman gördüğümüz kapılar Tunus'un simgesi gibi. Seyirlik bir güzellik içindeki bu kapılar için ayrı sayfa ve anlatı yapmayı tasarlıyorum)

 Bulvar ve bulvara açılan sokaklardaki binaların genel görünümü akdeniz klasik mimarisi. Ayrıca kolonyal dönem Fransız etkisi de çok belirgin. Ancak şehir merkezinde yüksek yapılaşmaya fazla imkan tanınmamış. Özellikle şehrin merkezini olduğu gibi korumaya önem veriyorlar.
Tunus bugüne kadar gezdiğim islam ülkeleri, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Mısır'a göre çok temiz. Ne şehir içinde ve ne de şehirlerarası kara yolunda çevrede hiç çöp ve kirlilik göremiyorsunuz. Turizm'i hedefleyen ve büyük bir gelir kapısı olarak gören ülke tüm bireyleriyle özenli davranıyor.

Bulvar üzerindeki Tiyatro binası, Fransız sömürge döneminin elde kalan güzel yapılarından

Bulvarın hemen hemen merkezinde bulunan ortodoks kilisesi. Halen hizmet veriyor. Rusların çok rağbet ettiğini rehberimiz ve sürücümüz Kamel söyledi.

Yine bulvarın ortasında ve kilisenin karşısında bulunan İBNİ HALDUN heykeli. İbni Haldun Tunus'da çok seviliyor. Başka şehirlerde de benzer heykellerini gördük.

Habip Burgiba bulvarının sonunda Medina girişinde bulunan sembolik kapı. Geçmişle bugünü birbirine bağlayan bir güzellik içinde.

Medina kapısının hemen sağındaki bu görkemli bina, kolonyal dönemde İngiliz konsolosluğu olarak faaliyette iken, cumhuriyetten sonra kamulaştırılmış. Şimdi bir devlet binası olarak hizmet veriyor.

Medina kapısını arkamızda bıraktıktan sonra, asıl Medina'nın yer aldığı daracık sokakların başındayız. Ankaralılar için, Çıkrıkçılar yokuşu veya Hamamönü, İzmirliler içinde Mezarlıkbaşı veya buradan Konak meydanına doğru yürürken daha çok Havra sokağı ve çevresini andırıyor diyebilirim.

Sokaklar bir renk cümbüşü içinde daha çok turistlere yönelik hediyelik eşya dikkanları ile dolu. Zaman zaman ara sokaklarda çok ilginç imalatçılara da rastlıyorsunuz. Esnaf, Türkçe bilmemekle birlikte, Türkler, Tunus'ta çok seviliyor. Türk olduğunuzu söylediğinizde büyük bir memnuniyet ve ilgi gösteriliyor. "Türk" ve "Müslüman" kelimeleri özellikle pazarlıkta işe yarayan sihirli sözcükler (!)

Hazır pazarda iken, Tunus'a gittiğimizde ne alalım sorusuna da cevap vereyim. "Digla" denilen hurma çok sevilen, tüketilen bir meyva. Hemen her yerde bol miktarda var. Fiyatı marketlerde 5-6 DT civarında. Ancak eğer bulabilirseniz "Deyma" etiketli hurmadan mutlaka alın ve tadın. (Kartaca bölgesinde, müzenin hemen çıkışında, çok güzel ve sadece Deyma etiketli hurma satan bir dükkanda güzel hediyelik çeşitler bulabilirsiniz. Yalnız burada kaliteden dolayı 0,5 kilosu 7 DT'yi gözden çıkaracaksınız)
"Harissa" Tunus'un meşhur acı sosu. Çeşitli seviyelerde acıları var. Marketlerde küçük kavanozlarda 2-3 DT'ye bulabilirsiniz. En acıları Urfalılara da hitap edecek düzeyde.
Bol ve çok renkli kilimler taşıma sorunu duymazsanız alabileceğiniz ürünlerden.
Mozaik tekniğiyle yapılmış resimler ya da kapı motifli resimlerde çok ilgi çekici ve almaya değer.

Medina, ara sokakları arasında kalımış bir camii dikkar çekiyor. Özellikle gördüğünüz minare, Tunus'un klasik minare tarzı. Türkiye benzeri minareye rastlamak imkansız. Cami geç dönem islami çizgisi ile dikkat çekiyor.


Cami çıkışında, Medina'nın başka sokaklarından geriye dönerek yaklaşık 4 saatlik gezi ve alışverişi tamamlayarak bir başka gezi mahalline gitmek üzere arabamıza geri dönüyoruz.
Bundan sonraki durağımız dünyanın 1 numaralı mozaik müzesi BARDO MÜZESİ olacak.