15 Haziran 2010 Salı

GEREDE AKTAŞ VADİSİ DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Geçtiğimiz Pazar günü, artık iki haftada bir düzenli hale getirdiğimiz doğa yürüyüşümüzde önceden belirlenen rota, Gerede Aktaş vadisi idi. Fuat hocam bir önceki yürüyüşü, önemli bir mazereti sebebiyle kaçırdığı için bu kez hazırlıklı ve istekliydi. Bizim için bu sene, yapılan yürüyüşlerin tüm rotaları yeni olduğu için yine güzel bir yürüyüş olacağını tahmin ediyorduk.
Sabah saat 08.00’de hareket öncesi buluştuğumuzda Kemal’in gelemeyeceğini öğrenince üzüldük. Mehdi de iş nedeniyle Ankara dışında olduğundan katılamadı. Değişik noktalardan aldığımız katılımcılarla birlikte 23 yürüyüşçü ve 2 rehber olarak gezimize başladık.
Bağımsız yürüyüş grubumuz üyelerinden Jale’nin uzun süre mücadelesini verdiği “sigarayı bırakma operasyonu”nun başarıya ulaştığını ve 23 gündür içmediğini öğrenmekle mutlu olduk. İleride 203. ve 2003. günleri de inşallah kutlayacağız. Tabii, bunun Jale’ye faturasını hemen çıkardık. Bir sonraki yürüyüşümüze patatesli ve ıspanaklı gözleme yemeyi garantiye aldık (!)
Molalarımızdan sonra E5 karayolu üzerinde Gerede’ye yaklaşık 25 kilometre kala bir orman yolu girişinde aracımızdan indik. Gerekli hazırlıklardan sonra saat 11.00’e yaklaşırken yürüyüşümüz başladı.
Önceden aldığımız bilgiye göre, yürüyüşümüz rotamız, Aktaş göleti boyunca sürekli yükselerek yaklaşık 1.800 metrelere kadar çıkacak, orman içinde, kah stabilize orman yolundan kah ağaçların arasından tırmanarak, orman gözetleme kulesinin bulunduğu tepeye kadar çıkış yapacak, sonra sürekli bir inişle Aktaş vadisi boyunca yürüyerek çıkış yolumuzdan inerek başlangıç noktasına dönecektik.
Yürüyüşümüzün ilk anlarından itibaren bizi değişik bir zorluğun beklediğini anladık. Her ne kadar Pazar günü hava güneşli ve açıksa da, günlerden beri yağan yağmurun güneş nedeniyle buharlaşmanın başlaması nedeniyle olağanüstü bir nem ortamında yürüyecektik.

Daha ilk metrelerde hemen hissetmeye başladığımız inanılmaz sıcak ve nem kısa zamanda su tüketimimizi beklentimizin üzerinde artırdı.
Deneyimli rehberimiz Gökhan, sık sık su molaları vererek dehidrasyona karşı bizleri sık sık uyardı. Bu nedenle çıkışımız belli bir ritimden yoksun oldu, oldukça yavaş şekilde tırmandık
Bağımsız yürüyüş grubu olarak ana gruptan koparak daha hızlı gitmeyi de hem güzergahı bilmediğimizden ve hem de Gökhan’ın grubu birlikte yürütme isteğinden dolayı gerçekleştiremedik.

İstediğimiz hızlı yürüyüş imkanı olmamasına karşın, hava koşullarının ağırlığı karşısında çok üzerinde durmadık.



Orman gözetleme kulesine yaklaştığımızda önümüdeki son patikada kalan 100 metrelik çıkışta, Fuat hoca ile biraz önden giderek kulenin terasına çıkan ilk grup içinde olduk. Yangın gözetleme kulesi, bakımsız ve perişan vaziyette idi. Kulenin odasında hiçbir malzemenin bulunmaması uzun bir süredir kullanılmadığını gösteriyordu. Ormanların bakım ve gözetlemesinin özelleştirilerek Allaha havale edildiğini tahmin ediyoruz.
Kuleye saat 13.30 dolaylarında ulaşınca çevredeki ağaçların altında bir saat kadar yemek ve dinlenme molası verdik. Sıcak nedeniyle daha çok meyve, şarap ve çaydan oluşan mönüyü tercik ettik. Katı yiyecek tüketimi sıcakta imkansız hale geliyor.

Saat 14.30’da civarında toparlanarak tamamiyle inişi içeren yolumuza koyulduk. Zaman zaman orman yolunu, zaman zamanda orman içi inişleri kapsayan rotamızda birkaç çeşmede su molası vererek saat 16.00 dolaylarında, çiçekler içindeki Aktaş vadisine indik
Vadide biraz vakit geçirmek istememize karşın rehberimiz Gökhan, "15-20 dakikaya kadar toplanan bulutların yağmur indirmesinin muhtemel olduğunu, biraz hızlı yürüyerek 45 dakika içinde başlangıç noktamıza dönelim" uyarısında bulununca, yürüyüşümüze devam ederek orman içinde sıkı bir iniş yürüyüşü yaparak 16.30 dolaylarında başlangıç noktamıza vardık.

Gökhan’ın sürpriz karpuz ziyafetinden sonra 17.00 de hareket ederek Kızılcahamam yöresel ürünler pazarına indik. Yarım saat kadar süren alışveriş sonrası geleneksel çay-çorba molamızı yaparak saat 20.00 dolaylarında Ankara’ya ulaştık.
Her şeye rağmen çok güzel bir rotada yürümenin, doğayla baş başa bir gün geçirmenin güzellikleri ve gelecek yürüyüşe ne zaman katılacağımızın sohbetleriyle hoş bir günü daha bitirmenin mutluluğunu yaşadık.











3 yorum:

  1. Fotolara bakarak bile derinlere dalıp gidiyorum.Kimbilir bu yeşilliği yaşamak nasıl güzel bir duygudur.

    YanıtlaSil
  2. O karpuzun tadı hiç bi şeyde bulunmaz.O yorgunluğun üstüne..Görüntüler nefisss.Teşekkürler paylaşım için.sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Kardeşim,
    Doğa bir kez gidince kendine esir ediyor zaten. Sürekli bir daha ki gidişi düşünüyorsun. Sevgiler.

    Sevgili Ebruli,
    Gerçekten final nefisti. Elden geldiğince aldığımız zevki yansıtabilmeye çalışıyorum. Sevgiyle kalın.

    YanıtlaSil